Gündem

Ömrünü adadığı tahnit sanatı ile ölü hayvanları yaşatıyor

81 yaşındaki Veteriner Teknisyeni Ahmet Hamza, uğraşı adına başladığı tahnit sanatı ile hayvanlar bahçesinden almış olduğu ölü hayvanların içini doldurarak onları yaşatıyor. Hamza'nın Pendik'te sanatını konuşturduğu Doğa Bilim Müzesi'nde 500 değişik türden oluşan

Ömrünü adadığı tahnit sanatı ile ölü hayvanları yaşatıyor
11-12-2021 09:44

Pendik'te canlı 81 yaşındaki Veteriner Teknisyeni Ahmet Hamza, tahnit sanatı kendisine aşina hayvan haşiv işine 1970 senesinde Bulgaristan'da uğraşı kendisine başladı. Bulgaristan'dan 1989 senesinde ailesiyle beraberce hicret ederek Türkiye'ye yerleşen Hamza, hayvanlar bahçesinden almış olduğu ölü hayvanları tahnit işlemi ile dolduruyor.

Hamza, 500 değişik türün olduğu, dört dörtlük bin sayı hayvana ev sahipliği eden Doğa Bilim Müzesi'ni kurdu. Veteriner Teknisyeni Ahmet Hamza, ömrünü adadığı tahnit sanatını 50 senedir kesintisiz sürdürüyor.

“Bulgaristan'da tahnit edilmiş hayvanları nikbet ettiğim düşüncesince beş altı müze görüşme ettim, anca başladım”

Tahnit sanatına nite başladığını özetleyen Veteriner Teknisyeni Ahmet Hamza, “Burada gördüğünüz müze, Türkiye'de önceki Doğa Bilim Müzesi ve Kültür Bakanlığı'ndan resmi tasdikli biricik firez müzesidir. Burada gördüğünüz hayvanlar, dolaplarından, tavanına derece değme bilinçlilik bizim elimizden geçmiş olduğu düşüncesince müşterek karı müzesidir. Bu hayvanları ego 1979 senesinde Bulgaristan'da, 1970 senesinde baytar teknisyeniyken bin parça ibne ile müşterek çiftlikte tahnit sanatı ile yaptım. Aynı günlerde hakeza yolculuklarda bulunduğum sürede da tahnit edilmiş hayvanları Bulgaristan'da nikbet ettiğim düşüncesince beş altı müze görüşme ettim. Öyle başladım. Hayvan hatırlamak çetin müşterek şey, ona da avcıların katkıları oldu. Avcılar ava gittikten sonraları tavşan, bıldırcın, kekik, lazımlık ne vursalar birer parça de bana getirdiler. Ben onları dâhilen boşaltırım. Eti onlara veririm, derisi bana kalır. Derisine dolgu yapılıyor. Bu hayvanın içini boşalttıktan sonraları ten ilaçlama işlemi var. Tüyleri dökülmesin, kokmasın diyerek ilaçlar var. Deriyi ilaçlıyorsun. Ondan sonraları kafatasını müşterek güzel boşalttıktan sonraları eğreti kendisine tür tür boncuk gözler konduktan sonra, hav dolgu yapılıyor. Dolgu yaptıktan sonraları dikişi yapılıyor. Ondan sonraları hayvanın vakfe pozisyonunu veriyorsun. Hayvanat Bahçesinde baytar hekimler bana asistan oldular. Donmuş hayvanları bana veriyorlar. Ben de 1-2 devir bekliyorum bu hayvanlar buzdan çözülsün diye. Buzdan çözüldüğünde deriyi yüzmeye başlarız. Normal müşterek hayvan nite yüzülürse ayrımsız biçimde yüzülüyor. Bu hayvanı emektar duruma iletmek düşüncesince telden konstrüksiyonlar, zarfında teller, ilaçlama filhakika sanatın çetin işidir” dedi.

“500 çeşit, bin parça hayvan ile evimde 20 yıl yaşadım”

Hamza, “500 çeşit, bin parça hayvan ile evimde 20 yıl yaşadım. Sonra az parça döşek odası boşalttık. Evde koyacak toprak kalmadıktan sonraları çıktık yola. Müze ihdas etmek düşüncesince aşırı derinlemesine defa hikayesi var. Hayvan bulmak, gerçekleştirmek aşırı kolaymış. Müze ihdas etmek elan zor. Gelen revan oluyor. Çocuklar seviniyorlar, bağırıyorlar. Bazıları diyorlar ki emmi sen buraya hayvan seslerini de versene. Öğrenciler ulaştığında hayvan sesi çıkarıyorlar. Bağırıyorlar, çıldırıyorlar. Bu da bizi bahtiyar ediyor. İnsanlar bahtiyar nispeten kılıç de bahtiyar oluyoruz. Şimdi burada 500 tür hayvan var. Tavşandan, leopara, çıtaya kadar, dev 100 yaşlarında kaplumbağalar, onlarca tür maymunlar var. Bu şahısların yüzdelik 90'ının görmediği hayvanlar. Bizim vatanımızda bunlar yaşamayan hayvanlar. Bu hayvanlar değme daim hayvanlar bahçesinde dünya dışından gelmiş. Amerika'dan, Avusturya'dan kangurular var. Leopar var, çita var” diyerek konuştu.

“Yurt dışından gelen, tertemiz hayvanların öldükten sonraları toprağa gömmeyi dobra bulmuyorum”

Ahmet Hamza, “Bunlar bizim vatanımızda yaşamıyorlar. Hayvan ölü kendisine bana geliyor. Ölü kendisine buzlanmış. Bu dışarıda tüylü hayvanın bütünü yıkanıyor, kuruluyorsun. Ondan sonraları göğsünden müşterek kesimle iç organları çıkarılıyor. Bütün iç organları çıkarılıyor, hoppadak müşterek ten kalıyor. Kafatasında beyni, dili, gözü değme şeyi alınıyor. Ondan sonraları gözleri cıncık gözler, boncuklar konuluyor, ilaçlanıp lif ile biçim yapılıyor. Bütün ayaklarına, kollarına, kuyruklarına, çevresine teller döşeniyor. O teller sebebiyle hayvanlara durum verebiliyorsun. Bu telleri döşedikten sonraları içerisine hav dolduruyorsun. Pamuğu da terzilik yapıyorsun. Yurt dışından mevrut tertemiz hayvanların öldükten sonraları toprağa gömülmesini dobra bulmuyorum” ifadelerini kullandı.

Enes Şamil Gönenç - Sevgi Canpolat
 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?