İstanbul
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince açıklayan davanın durdurulması ve sorun dosyasının Suudi Arabistan çıkışlı makamlarına devrine müteveccih hükme Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz kabilinden meydana getirilen itirazı değerlendirdi.
Adalet Bakanlığı kabilinden maruz kovuşturmanın Suudi Arabistan adli makamlarına döneminin akla yatkın görülmesi kararının merkezi makamın ölçüm yetkisi kapsamında yer aldığı tamlanan kararda, bu mahkemenin Bakanlığın kararını denetim yetkisi bulunmadığı kaydedildi.
Kararda, sorun konusu vakada "kasten öldürme" suçunun kanıt edilmesi ve sanıkların ecnebi büyüklük yurttaşı olmaları hasebiyle Türkiye'de apiko bulundurulamadıkları neredeyse adli teavün kanalıyla da savunmaları alınamadığı düşüncesince ilişik şartlar gerçekleştiğinden İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının kökler ve yasaya akla yatkın bulunmuş yer aldığı aktarıldı.
Oy çokluğuyla tahsil edilen karara, murafaa başkanı 4 sayfalık tehalüf şerhi koyarak, kararın 6706 mahdut Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu'na karşıt bulunduğunu değerlendirdi.
Dosya kapsamı dikkate alındığında, davanın Suudi Arabistan'a döneminin Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı yahut Küçültücü Muamele yahut Cezaya Karşı Sözleşmesine karşıt düşeceğini tamlayan başkan, başkaca zaman kararının amme vicdanını yaralar özellikte bulunduğunu tabir etti.
İddianamede, ''Cemal Kaşıkçı'nın elverişsiz tavrı hasebiyle Suud yetkililer kabilinden ölümle yıldırma edildiği, namına dokunca veremeyecekleri inancıyla Türkiye'de bulunmuş yer aldığı ve bunu DOĞRU etrafına söylediğine'' toprak verildiğini bildiren başkan, şu ifadeleri kullandı:
"Cemal Kaşıkçı'nın vatanımızda bulunmuş yer aldığı sürece canı, mülkü ve ırzı halkımızın, hasebiyle devletimizin tekeffülü altındadır. Suud yetkililerinin vatanımızda Cemal Kaşıkçı'ya huzur gerçekleştirdikleri korkusuzca ve hunharcasına cinayet, ülkemizin 'emin belde' vasfına, devletimizin nefis izzeti ve saygınlığına şişman müşterek saldırıdır. Bu gelişim hasebiyle amme düzeni ağır müşterek biçimde dokunca görmüştür. Eylemi oluşturan faillerin bulunup yargılanması, eylemleri ile alışılagelen yaptırım uygulanması şekli ile sarsılan amme düzeninin tamiri elzemdir. ''Ne tecrübe edelim Suud yönetimi ölçümlemek düşüncesince sanıkları vermiyor' acziyeti süresince davanın dönemi ve sanıklar huzur al bültenin kaldırılmasının, camianın adalet, eşitlik, adalet neredeyse bedel yargılarıyla bağdaşmadığı kanaatindeyim. Sonuç bakımından yukarıda mezkûr gerekçelere binaen itirazın kabulü gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun itirazın reddi yönündeki görüşüne paydaşlık etmiyorum."
Hatice Cengiz itiraz etmişti
Davanın müdahili Hatice Cengiz'in avukatı Gökmen Başpınar, davaya icra vekili İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını fevk murafaa şekilde kıymetlendirme yetkisi bulunan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz dilekçesi sunmuştu.
Dilekçede, mahkemenin 7 Nisan günlü duruşmasında verilen, amme davasının durması ve dosyanın Suudi Arabistan adli makamlarına devredilmesi kararının yasaya ve usule karşıt yer aldığı savunulmuştu.
Kararın, Anayasa özellikle iktisap etmek neredeyse 6706 mahdut Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu, 5237 mahdut Türk Ceza Kanunu ve 5271 mahdut Ceza Muhakemesi Kanunu'na ihtilaf oluşum etmiş yer aldığı tamlanan dilekçede, müddeiumumilik mütalaasıyla oluru sorulan Adalet Bakanlığının zaman dair müspet görüşünün türel dayanaktan mahrum yer aldığı öne sürülmüştü.
Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu'nun ilişik maddesinde toprak düzlük kovuşturmanın dönemi müessesesinin bu vakaya yanlış, fire ve kusurlu uyarlandığı kanıt edilen dilekçede, Suudi Arabistan'daki yargılamanın bittiğine toprak verilmişti.
Dilekçede, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi kabilinden kasılma edilen amme davasının durması ve kovuşturmanın Suudi Arabistan'a devredilmesi kararının kaldırılmasına hükmedilmesi istenmişti.