Istanbul
Baba mesleği yorgancılığı tahminî 40 senedir önleyen Mustafa Gür, 90'lı yılların önceki yarısına denli iri ilgi gördüklerini fakat iri şirketlerin reklamlarıyla işlerinin gerilemeye başladığını belirterek, "Yün natürel müşterek klimadır. Yazları serin, kışları ise ısıdam meblağ ve terletmez. En sağlıklısı da yatağı, yorganı ve yastığı yünden yapmaktır." dedi.
16 yaşından itibaren ağababa mesleği yorgancılığı önleyen Gür, mesleğe önceki kendisine Fatih'te başladı. Kendi deyimiyle 1986 senesinde değerli sürecini yaşamaya süregelen yorgancılık, o devre şahika yaptı.
Ancak 10 salname zirvenin peşi sıra işleme yorgancılık, adım adım gözden düşse de Mustafa Gür, mesleğini istekle sürdürüyor.
Fatih'teki dükkanını kapattıktan sonraları Sarıyer'de yorgancı dükkanı açan Gür, hav ve yünleri burada muhtemelen müşterek işlemden geçiriyor.
Türk sinemalarından görmeye alışkan oluğumuz atımcı işlemini hâlâ çağcıl müşterek halde meydana getiren Gür, muhtemelen evrelerin peşi sıra akıllıca ebatlarda yorgan dikiyor.
Yaklaşık 40 senedir yorgancılık işiyle uğraşan Mustafa Gür, mesleğini AA muhabirine anlattı.
Yorganın birinci sınıf olabilmesi düşüncesince kumaşın da pamuklu olması icap ettiğini kail Gür, "Bunun düşüncesince de örgensel hav yahut yün kullanılıyor. Böylece yorgan hem hâlâ elleme hem hâlâ mıhlı oluyor. Pamukla yaptığımızda pamuğu rölyef işlemi var, 'Hallaçlama' deniliyor. Hallaç vaktiyle keman ile yapılıyordu, tığ bundan sonraları otomobil ile yapıyoruz. Yün de atımcı makinesinden geçiriliyor, yüne de dokunca vermiyor. Yün atma ve hav atma işlemini de atımcı makinesiyle yapıyoruz." sanarak konuştu.
Yün yahut pamuğun, atımcı makinesinden geçtikten sonraları elle yayılarak yorgan kumaşına döşendiğini özetleyen Gür, kızılcık sopasıyla yünün güpür hesabına dağıtıldığını söyledi.
Bir ahir evrenin lahana sarması işlemi bulunduğunu tabir fail Gür, hav yahut yünün yorganın içerisine geçirildikten sonraları ağızının dikilerek, gelişigüzel tarafının denktaş halde sopalandığını anlattı.
Yorgan yapımının tamamlanma süresinin işçiliğine layıkıyla değiştiğinden lakırtı fail Gür, beğenilen yün miktarının da tahavvül gösterdiğini tabir etti.
"Yorgancılık mesleği 1986-1996 yıllarında değerli sürecini yaşadı"
Yorgancılık mesleğinin 1986-1996 yılları ortada değerli sürecini yaşadığını aktaran Gür, "O devre atlas yorganlar, atlas yataklık örtüleri, nakış desenler şahika yapmıştı. Bazı iri şirketlerin reklamlarıyla bu arada elle meydana getirilen yorgancılık gerilemeye başladı. Sentetik mahsulat ön plana çıktı. Sentetik yorgan hâlâ ehven ve hâlâ ulaşılabilir bulunduğu düşüncesince çıkan reklamlarla baş başa insanoğlu onlara ilgi etti." halinde konuştu.
İyi müşterek yorgan düşüncesince malzemenin birinci sınıf olması denli yorganın hazırlanış biçiminin de ehemmiyetli bulunduğunu kaydeden Gür, elleme müşterek ustanın icra ettiği yorganın gelişigüzel tarafının denktaş ağırlıkta olması, yün yahut pamuğun denktaş oranda dağıtılıp dikilmesi icap ettiğini aktardı.
Eğer müşterek verim elleme yapıldıysa üstünden devir geçse de alıcı kabilinden unutulmadığını tamlayan Gür, bazısı müşterilerinin gelip kendisini bulup baştan yorgan siparişi verdiğini söyledi.
Gür, laflarını şu halde tamamladı:
"Yün natürel müşterek klimadır. Yazları serin, kışları ise ısıdam meblağ ve terletmez. En sağlıklısı da yatağı, yorganı ve yastığı yünden yapmaktır. Mesleğimi seviyorum ve elleme işler çıkartıyoruz. İnsanların takdirine tanık oluyoruz. Memnun kalanlar olmakta ve tığ de gururlanıyoruz. Mesela 1990 senesinde atlas müşterek yorgan dikmiştim. Geçen gündüz o müşterim gelip beni buldu, oturup yârenlik ettik. Yeniden yorgan diktirmek istiyormuş. Demek ki elleme iş yapmışım, seneler sonraları güçlü gelip beni buldu."